II. Abdülhamid'in Hayatı ve SaltanatıII. Abdülhamid, 34. Osmanlı Padişahı ve 113. İslam Halifesidir. 22 Eylül 1842'de doğan II. Abdülhamid, Osmanlı Devleti'nin zor bir döneminde tahta çıkmıştır. Doğu'ya karşı İslamcı bir politika izlerken, Batı'ya karşı dengeci bir politika benimsemiştir. Ayrıca, ülke içindeki mutlakiyeti güçlendirerek devletin elinde kalan toprakları savunmaya çalışmıştır. Gençlik Yılları ve Tahta ÇıkışıSultan Abdülmecid'in oğlu olan II. Abdülhamid, henüz on yaşındayken annesini kaybetmiştir. Bakımını Sultan Abdülmecid'in çocuksuz eşi Piristû Kadın Efendi üstlenmiş ve ona kendi çocuğu gibi bakmıştır. Babası Sultan Abdülmecid'in ölümünün ardından yerine amcası Abdülaziz geçmiştir. Abdülaziz, II. Abdülhamid ve diğer şehzadelerin bakımı ve eğitimiyle yakından ilgilenmiştir. 1867'deki Avrupa seyahatinde Abdülhamid'i de yanında götürmüştür. Tahta Çıkışı ve İlk YıllarıII. Abdülhamid'in amcası Abdülaziz, 1876 yılında tahttan indirilmiş ve şüpheli bir şekilde vefat etmiştir. Bunun üzerine Abdülhamid'in ağabeyi V. Murat tahta çıkmış, ancak ruhsal çöküntü nedeniyle padişahlığının üçüncü ayında tahttan indirilmiş ve Çırağan Sarayı'na hapsedilmiştir. Bu olayların ardından Sultan II. Abdülhamid, 31 Ağustos 1876'da padişah ilan edilip tahta çıkarılmış ve 7 Eylül 1876'da Eyüp'te kılıç kuşanmıştır. Tahta çıktıktan sonra Mithat Paşa'yı sadrazam yapmıştır. Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) ve SonuçlarıII. Abdülhamid tahta çıktığında Osmanlı Devleti büyük bir bunalım içerisindeydi. Devlet dış borçlarını ödeyemez hale gelmişti ve Panslavizm akımı nedeniyle Balkanlar'da milli isyanlar başlamıştı. Yurt içinde meşrutiyet yanlısı görüşler artarken, cumhuriyetin ilanı fikri de güçlenmeye başlamıştı. 23 Aralık 1876'da ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-i Esasi'yi ilan etti. İlk meclis 19 Mart 1877'de açıldı ve I. Meşrutiyet dönemi resmen başlamış oldu. Ancak 93 Harbi'nin başlamasıyla Osmanlı Devleti ağır yenilgiler aldı. Bu yenilgiler sonucu Meclis-i Mebusan'a yönelik eleştiriler artmış ve II. Abdülhamid meclisi tatil etme kararı almıştır. Sonraki 30 yıl boyunca meclis bir daha açılmamıştır. Berlin Antlaşması ve Ermeni Sorunu93 Harbi, Ayastefanos Antlaşması ile sona erdi. Ancak Avrupa devletlerinin müdahalesiyle bu antlaşma Berlin Antlaşması ile değiştirilmiştir. Berlin Antlaşması'na göre Osmanlı Devleti bazı toprak kayıplarına uğramış ve Ermenilere yönelik reformlar yapması istenmiştir. II. Abdülhamid'in bu reformları ertelemesi üzerine Ermeniler arasında milliyetçi örgütler güç kazanmaya başlamıştır. Girit ve Yunanistan ile Savaş1897 yılında Girit'in Yunanistan'a verilmesini isteyen Yunan hükümetinin sınır ihlalleri üzerine Osmanlı-Yunan Savaşı başlamıştır. Osmanlı ordusu hızla Yunanistan'a ilerlemiş ve Atina'ya girmiştir. Ancak Avrupa devletlerinin müdahalesiyle bir antlaşma yapılmış ve Osmanlı Devleti savaştan önceki sınırlarına geri dönmüştür. Yunan hükümeti Osmanlı Devleti'ne savaş tazminatı ödemek zorunda kalmış, ancak bu tazminat hiçbir zaman ödenmemiştir. İstihbarat ve Polis TeşkilatlarıII. Abdülhamid, meclisi kapatıp yönetimi yeniden eline aldıktan sonra Osmanlı Devleti'nde ilk geniş kapsamlı istihbarat ve polis teşkilatlarını kurmuştur. 1880 yılında Yıldız İstihbarat Teşkilatı'nı kurmuştur. Bu teşkilatın amacı, Sultan II. Abdülhamid'in siyasi rakipleri hakkında bilgi toplamak ve olası darbe ve isyan girişimlerini engellemekti. II. Meşrutiyet ve İttihat ve TerakkiII. Abdülhamid'in sıkıyönetimine karşı muhalefet güçlenmeye başlamıştır. 1889'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kurulmuştur. 1908 yılında İttihat ve Terakki yanlıları Manastır ve Selanik kentlerinde ayaklanmış ve II. Abdülhamid anayasayı yeniden yürürlüğe koymak zorunda kalmıştır. II. Meşrutiyet ilan edilmiş ve meclis yeniden açılmıştır. 31 Mart Vakası ve Tahttan İndirilmesi13 Nisan 1909'da İstanbul'da ayaklanmalar başlamış ve Selanik'te kurulan Hareket Ordusu ayaklanmaları bastırmıştır. II. Abdülhamid, 27 Nisan 1909'da tahttan indirilmiş ve yerine V. Mehmed (Mehmed Reşad) geçirilmiştir. Tahttan indirilmesinin ardından II. Abdülhamid, Selanik'e gönderilmiş ve burada üç yıl ev hapsinde tutulmuştur. 1912'de İstanbul'a, Beylerbeyi Sarayı'na getirilmiş ve 10 Şubat 1918'de burada vefat etmiştir. Mezarı, Sultan II. Mahmud Türbesi'nde bulunmaktadır. |
II. Abdülhamid'den sonraki padişah V. Mehmed (Mehmed Reşad) olarak tahta çıkmıştır. 1909 yılında II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesinin ardından, V. Mehmed, Osmanlı Devleti'nin 35. padişahı olarak görev yapmıştır. Saltanatı sırasında zorlu bir dönemden geçmiştir.
Cevap yazII. Abdülhamid'in saltanat dönemindeki uygulamaları ve siyasi stratejileri hakkında daha fazla bilgi almak istiyorum. Özellikle II. Abdülhamid'in meclisi kapatması ve istihbarat teşkilatlarını kurması gibi hamleleri, devletin yönetiminde nasıl bir etki yarattı? Bu bağlamda, II. Abdülhamid'in yönetim anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap yazTuğrul,
II. Abdülhamid Dönemi ve Siyasi Stratejiler
II. Abdülhamid, 1876 yılında tahta çıkmış ve 1909 yılına kadar süren bir saltanat dönemi yaşamıştır. Bu dönemde, özellikle iç ve dış tehditler nedeniyle otoriter bir yönetim anlayışı benimsemiştir. Meclisin kapatılması, onun yönetim anlayışının en belirgin örneklerinden biridir. 1876'da kurulan Meclis-i Mebusan, 1878'de II. Abdülhamid tarafından kapatılmıştır. Bu hamle, padişahın mutlakiyetini güçlendirmek ve muhalefeti bastırmak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
İstihbarat Teşkilatlarının Kurulması
II. Abdülhamid, devleti daha iyi kontrol edebilmek ve muhalefeti izlemek amacıyla istihbarat teşkilatları kurmuştur. Bu teşkilatlar, hem iç muhalefeti hem de yabancı devletlerin faaliyetlerini takip etmek için önemli bir rol oynamıştır. Özellikle, Jön Türkler gibi muhalif grupların faaliyetlerini engellemek için kapsamlı bir istihbarat ağı oluşturmuştur.
Yönetim Anlayışının Değerlendirilmesi
II. Abdülhamid’in yönetim anlayışı, otoriter ve merkeziyetçi bir yapıya dayanıyordu. Bu durum, devletin yönetiminde disiplin sağlasa da, aynı zamanda bireysel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına yol açmıştır. Abdülhamid, modernleşme çabalarını sürdürmüş, ancak bu süreçte baskıcı yöntemlere başvurması, onun yönetimini tartışmalı hale getirmiştir. Bu yönetim tarzı, uzun vadede toplumsal huzursuzluk ve muhalefeti körüklemiş, sonuç olarak 1909’da tahttan indirilmesiyle son bulmuştur.
Kısacası, II. Abdülhamid'in saltanatı, otoriter bir yönetim anlayışı ile şekillenmiş ve bu yaklaşım, hem içte hem de dışta birçok sorunla karşılaşmasına neden olmuştur.
Çok güzel ben de çok beğendim. Ellerinize sağlık. Ama çok uzun olduğu için gözüm yoruldu.
Cevap yazTeşekkürler Elif Hanım, beğenmenize sevindim. Yorumunuz ve geri bildiriminiz için ayrıca teşekkür ederim. Gelecek sefer daha kısa ve okunabilir yazılar hazırlamaya özen göstereceğim.
Çok Doğru bir konuya değinmişsiniz, okurken insaların gözünü yoruyor bu da insanda bıkkınlığa neden oluyor dolayısıyla birazda az ve öz olursa bize daha iyi bir bilgi gereksinimi sağlanmış olur