I. İbrahim, 5 Kasım 1615 tarihinde doğmuş olan 18. Osmanlı padişahıdır. 1640 yılında, yani 25 yaşındayken IV. Murat'ın ölümünün ardından tahta çıkmıştır. Tüm kardeşlerinin öldürülmesinden dolayı hayatı boyunca tedirgin olan İbrahim, oldukça sıkıntılı bir padişahlık dönemi geçirmiştir.

İbrahim'in tahta geçmesi ve yönetimde dikkatli davranmasına rağmen, saltanatı boyunca tehdit unsuru oluşturan olaylar yaşanmıştır. Özellikle IV. Murat'ın ölümü, provokatörler tarafından bir fırsat olarak görülmüş ve kumandan Emir Mirgünoğlu zararlı girişimlerde bulunmuştur. Bunun üzerine İbrahim, Mirgünoğlu'nu idam ettirmiş ancak bu durum, Mirgünoğlu'na destek verenlerin nefretini kazanmasına ve düşman edinmesine sebep olmuştur.

Diğer yandan, Hospitalye Şövalyeleri olarak da bilinen Malta Şövalyeleri, Osmanlı'nın ticaret gemilerine saldırarak maddi kayıplara yol açmaktaydı. Saldırıların sonu gelmeyince, Padişah İbrahim, şövalyelerin limanı olan Girit Adası'nın fethedilmesini emretmiştir. Osmanlı orduları, Girit Adası'nın bir kısmını kontrol altına almıştır. Fetih haberinin yayılmasıyla birlikte, oluşabilecek tehlikeleri önlemek adına İtalya ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri, Viyana'ya asker göndererek yardımda bulunmuşlardır.

İbrahim'in saltanatı süresince tam anlamıyla dinmek bilmeyen ve Mirgünoğlu olayından sonra da devam eden yıkıcı girişimler ve isyanlar, nihayetinde Sofu Mehmed Paşa önderliğinde başlayan isyanlarla doruk noktasına ulaşmıştır. Bu isyanlar sonucunda Padişah İbrahim, tahttan indirilmiş ve 18 Ağustos 1648 tarihinde idam edilmiştir. Yerine ise İbrahim'in oğlu olan IV. Mehmet getirilmiştir.

Sultan İbrahim, padişahlığı boyunca hüküm sürmekte olan devlet içindeki karmaşaları dindirmeye, huzuru sağlamaya çalışmış, ekonomiyle ilgili çeşitli önlemler alarak mali durum ve vergilerin adil bir şekilde toplanmasıyla ilgili düzenlemelerde bulunmuştur. Ancak, Osmanlı tarihindeki en silik ve etkisiz padişahlardan biri olarak görülmüş; IV. Murat'ın düzene sokup, istikrarlı hale getirdiği devleti tekrar eski kaotik haline taşıyarak, zorbaların güçlenmesine neden olmuş ve onlar tarafından tahttan indirilip, boğularak "Ağalar dönemi" denen, tamamen zorbaların kontrolündeki dönemin başlamasına sebep olmuştur.

İbrahim'in saltanatı sırasında yaşanan olaylar, Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi, ekonomik ve askeri yapısında önemli değişikliklere yol açmıştır. Örneğin, Girit Seferi, Osmanlı'nın Doğu Akdeniz'deki stratejik konumunu güçlendirme çabalarının bir parçasıydı. Ancak bu sefer, uzun yıllar süren bir çatışmaya dönüşmüş ve Osmanlı'nın kaynaklarını tüketmiştir. Ayrıca, İbrahim'in saltanatı süresince yapılan ekonomik düzenlemeler, daha sonraki padişahlar tarafından da devam ettirilmiş ve bu düzenlemeler Osmanlı maliyesinin temellerini oluşturmuştur.

İbrahim'in psikolojik durumu ve yönetim tarzı, Osmanlı tarihçileri ve araştırmacıları tarafından sıkça tartışılmıştır. Kardeşlerinin öldürülmesi ve sürekli bir tehdit altında yaşaması, İbrahim'in karar alma süreçlerini etkilemiş ve zaman zaman irrasyonel davranışlar sergilemesine neden olmuştur. Bu durum, onun yönetimindeki zayıflıkların ve düşmanlarının artmasına yol açmıştır. Ancak, tüm bu zorluklara rağmen, İbrahim'in saltanatı Osmanlı tarihinin önemli bir dönemi olarak kabul edilmektedir.