Vahdettin'in Hayatı Vahdettin, Osmanlı Devleti'nin son padişahı olup, hayatı boyunca pek çok zorlukla karşılaşmış bir şahsiyettir. VI. Mehmed Vahdettin, Sultan Abdülmecid'in sekizinci oğludur. Henüz çok küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiştir. Kendinden önce birçok ağabeyi olduğu için tahta geçmesi pek olası görülmemiştir ve bu nedenle gözlerden uzak bir yaşam sürmüştür. Vahdeddin'in Gençlik Yılları Ağabeyi II. Abdülhamid'in himayesinde Şayeste Hanım tarafından büyütülmüştür. Gençlik yıllarında gizlice medrese derslerini takip etmiştir, bu nedenle padişahlığı sırasında kendisine sunulan şer'i konulara müdahale edebilmiştir. İlk evliliğini Emine Nazikeda Hanım ile yapmıştır. Ablasının çok sevdiği bir hanım olduğu için, ablası Emine Hanım'dan başka eş almaması kaydı ile onları evlendirmiştir. Ancak bu evlilikten Sabiha Sultan ve Fatma Ulviye Sultan doğduktan sonra, doktorların Emine Hanım'ın başka çocuk doğuramayacağını söylemesi üzerine, Emine Hanım'ın da rızası ile başka evlilikler de yapmıştır. Bu evliliklerden de oğlu Mehmed Ertuğrul doğmuştur. VI. Mehmed Vahdeddin'in Padişahlık Yılları V. Mehmed Reşad'ın vefatı ile 4 Temmuz 1918 yılında hem padişah hem de halife oldu. Padişah olduğu sırada ülke, 1. Dünya Savaşı'nın korkunç tablosu ile karşı karşıyaydı ve sonuçta savaş yenilgi ile bitti. Vahdeddin'in elinde parçalanmış ve işgallerle dolu bir ülke vardı. Vahdeddin, Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesinde imzaları bulunan delegeleri kabul etmedi. Ülkedeki ikinci sorun ise İttihat ve Terakki Partisi'nin imparatorluğun başına geçmek için yaptıkları idi. Anadolu işgal altındaydı ve İtilaf Devletlerinin de büyük baskıları yüzünden, milleti ayağa kaldırmak artık İstanbul'dan mümkün olamayacaktı. Bunu çok iyi bilen Vahdeddin, Anadolu'ya milleti şahlandıracak ve ülkeyi yeniden dirilteceğine inandığı bir heyeti büyük yetkilerle donatarak ve yeterli mühimmat ve para ile gönderdi. VI. Mehmed'in Sürgün Edilişi Anadolu'ya gönderilen heyet, Vahdeddin'in düşündüğü gibi vatanı kurtardı. Artık her şey yavaş yavaş düzeliyor ve vatan kurtuluşa kavuşuyordu. Ancak 1 Kasım 1922 tarihinde hilafet ile saltanatın ayrıldığı ve saltanatın kaldırıldığı ilan edildi. Ardından çıkarılan iftira ve yalan haberlerle aleyhinde yazılan yazıların ardı arkası kesilmeyince, onlara karşı muhalefet etmeyi kendi evlatlarına karşı muhalefet etmek sayarak, başka bir ülkeye hicret etmeyi uygun gördü. 17 Kasım sabahı, oğlu ve haremi ile beraber, yanına devlet hazinesinden bir kuruş dahi almayarak, Malta'ya bilinmezliklere doğru yola çıktılar. Hatta son okuduğu kitabı dahi, üzerinde mücevherler bulunduğu için devlet hazinesine geri bırakmıştır. O, sarayda bulunan her şeyin milletin malı ve milletin hakkı olduğunu düşündüğünden, yanına hiçbir kıymetli eşya almadan hicret yolunu tutmuştur. Vahdeddin'in Vefatı VI. Mehmed Vahdeddin, Malta'dan sonra Melik Hüseyin'in daveti ile hacca gitti. Daha sonra İtalya'nın San Remo kentinde bir süre yaşadı. Ülkesinden ayrılışından sonra dört yıl bile geçmemişken, 16 Mayıs 1926'da vefat etti. Acılar içinde geçen hayatını İtalya'da noktaladı. Cenazesi, bakkala ve manava olan borçlarından dolayı haczedilince 15 gün kaldırılamadı. Haczi, Fransa'daki kızı Sabiha Sultan birkaç parça mücevherini satarak kaldırdı. Ancak nereye defnedileceği tartışma konusu oldu. Türkiye'ye getirilmesi kesinlikle yasak olan cenazesinin defni, gerekli izinler alınarak Şam'da Yavuz Selim'in yaptırdığı camide yapıldı. |