Osmanlı Edebiyatı, 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan bir dönemi kapsar. Türkler, İslamiyet öncesi dönemde zengin bir edebiyat birikimine sahiptiler. Ancak İslamiyet'in kabulü ile birlikte Arap ve Fars edebiyatlarından etkilenerek, bu dillerden aldıkları kelimelerle ve İslami çizgide eserler ortaya koymaya başladılar. Osmanlı Edebiyatının Dönemleri Osmanlı Edebiyatı, Tanzimat Dönemi'ne kadar klasik çizgisini korumuş, İslami ölçülerin baz alındığı bir yapıda kalmıştır. Tanzimat ile birlikte ise Batı edebiyatının etkisi altına girmiştir. Bu bağlamda Osmanlı Edebiyatı, iki ana kategoride incelenebilir:
Tanzimat'a Kadar Osmanlı Edebiyatı Klasik Edebiyat (Divan Edebiyatı) Klasik Edebiyat, "Divan Edebiyatı" olarak da bilinir. Şairler, şiirlerini "divan" adı verilen defterlere kaydederlerdi. Nazım şekillerine ve konularına göre belli bir düzen içinde bu divanlara aktarılırdı. Tamamlanmamış veya az kategori içeren divanlara "divançe" denirdi. Şairler, bazı sebeplerden ötürü bazı şiirlerini divana koymazlardı. Örneğin, Şehzade Mustafa'nın boğularak öldürülmesinin ardından Taşlıcalı Yahya, Şehzade Mustafa için kaleme aldığı mersiyeyi (ağıtı) divanına kaydetmemiştir. Bir şairin divanını tamamlaması uzun yıllar ve büyük uğraşlar gerektirirdi. Yıldırım Bayezid, Şehzade Süleyman Çelebi, I. Mehmed ve özellikle II. Murad, edebiyat çalışmalarına yoğun destek vermişlerdir. Divan şairleri, Osmanlı Edebiyatı içerisinde aydınlardan oluşan, şehir ve saraylarda boy gösteren, halktan kopuk şairlerdir. Bu nedenle bu edebiyat türüne "zümre edebiyatı" veya "aydın edebiyatı" denmiştir. Divan Edebiyatı'nın özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
II. Murad, kendisi de şair olduğu için edebiyat ve kültür konuları ile bizzat ilgilenmiş, eserlerin anlaşılır sade bir dilde yapılmasını sağlamıştır. Fatih Sultan Mehmet de şairdir ve Osmanlı Edebiyatı'nda divanı olan ilk padişah olarak bilinir. Halk Edebiyatı Halk Edebiyatı, toplumsal olaylara, doğaya, aşka yer veren bir edebiyat türüdür. Dili yalındır ve aşık edebiyatı olarak da adlandırılır. Nedim, Karacaoğlan, Köroğlu, Pir Sultan Abdal bu dönem edebiyatının önemli isimleridir. Tasavvuf Edebiyatı Tasavvuf Edebiyatı, Tekke Edebiyatı olarak da bilinir ve dini konular işlenir. Şairler tekkelerde ve dergahlarda yetişirler. Pir Sultan Abdal, Eflaki Dede, İbrahim Gülşeni gibi şairler Osmanlı Edebiyatı içinde tasavvuf konusunda ün yapmış isimlerdir. Tanzimat Dönemi Edebiyatı Tanzimat Fermanı'nın ilan edilmesiyle Batı'ya açılımın getirdiği etkiler edebiyata da yansımış ve bunun sonucunda daha farklı bir edebiyat dönemine girilmiştir. Roman, makale gibi düz yazı çeşitleri, noktalama işaretleri kullanılmaya başlanmış, kalıplardan uzak özgür bir yapı oluşmuştur. Şinasi, Ziya Paşa, Şemsettin Sami gibi ünlü sanatçılar Osmanlı Edebiyatı Tanzimat Dönemi içinde önemli eserler vermiştir. |
Vecdi
11 Temmuz 2024 PerşembeOsmanlı Edebiyatı hakkında okuduklarım beni gerçekten etkiledi. Şairlerin şiirlerini divan adı verilen defterlere kaydetmesi ve divanın tamamlanmasının uzun yıllar alması ne kadar zorlu bir süreçti acaba? Taşlıcalı Yahya'nın Şehzade Mustafa için yazdığı mersiyeyi divanına kaydetmemesi hangi sebepten dolayı olabilir? Fatih Sultan Mehmet'in divanı olan ilk padişah olması ve II. Murad'ın sade dili teşvik etmesi bu edebiyatın halkla daha fazla buluşmasına katkı sağladı mı? Ayrıca, Tanzimat Dönemi'nde edebiyatın Batı etkisi altına girmesi ve yeni türlerin ortaya çıkması Osmanlı toplumunda nasıl bir değişim yarattı?
Cevap yazAdmin
11 Temmuz 2024 PerşembeMerhaba Vecdi Bey,
Osmanlı Edebiyatı'na olan ilginiz ve bu alandaki detaylı sorularınız gerçekten takdire şayan. Şairlerin divan adı verilen defterlere şiirlerini kaydetmesi, titizlik ve zaman gerektiren bir süreçti; yıllar sürebiliyordu çünkü her şiir büyük bir özenle yazılır ve düzeltilirdi. Taşlıcalı Yahya'nın Şehzade Mustafa için yazdığı mersiyeyi divanına kaydetmemesinin sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, bu tür kişisel ve duygusal şiirlerin bazen divanlarına dahil edilmediği görülmektedir.
Fatih Sultan Mehmet'in ilk divan sahibi padişah olması ve II. Murad'ın sade dili teşvik etmesi, gerçekten de Osmanlı Edebiyatı'nın halka daha yakın olmasına katkı sağlamıştır. Bu durum, edebiyatın daha geniş kitlelerce anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. Tanzimat Dönemi'nde edebiyatın Batı etkisi altına girmesi ve yeni türlerin ortaya çıkması ise Osmanlı toplumunda büyük bir değişim yaratmış, edebiyat daha yenilikçi ve eleştirel bir hal almıştır. Bu değişim, toplumsal ve kültürel dönüşümlere de zemin hazırlamıştır.