Osmanlı Devletinde Harem
07 Temmuz 2024

Osmanlı Devletinde Harem

Osmanlı Devleti'nde Harem

Osmanlı Devleti'nde "harem", asıl adıyla "Darüs-saade", yüzyıllar boyu merak konusu olmuştur. 16. yüzyıldan itibaren yüksek duvarlarla çevrili bir mekân olup, belirli görevli erkeklerin dışında girişin yasak olduğu bir kurumdur. İçeride bulunan yüzlerce cariyeyi de eklediğimizde, bu kurum tam bir sır küpüne dönüşmektedir. Bu gizemli durum karşısında birçok yazar, çoğu zaman hayal ve fantezilerin süslediği bir yer olarak lanse etmiştir bu kurumu.

Ülkelere hükmetmiş hükümdarların yaşadıkları sarayları görerek onların nasıl bir yaşam sürdüklerini öğrenmek ister insanlar. Özellikle de bu 3 kıtaya hükmetmiş Osmanlı padişahlarının hareminde yüzlerce kadının bulunduğu saraylar söz konusu olduğunda merak duygusu bir kat daha artar.

Osmanlı Sarayında Harem

Harem, yani evde kadınların yaşadıkları bölüm, geçmiş çağlarda da vardı. Osmanlı haremi konusunda da akla ilk olarak hakkında çok az bilgi bulunan Bursa Sarayı gelir. Bursa kütüğü ve şeriye sicillerinde Bursa Sarayı'na ait pek çok bilgi bulunmasına rağmen, haremiyle ilgili hiçbir bilgi yoktur. Oysaki Bursa'da yaşayan Osmanlı beylerinin haremleri, bu dönemde herhangi bir Türk evindekinden pek farklı olmamıştır.

Edirne Sarayı, Topkapı Sarayı, Dolmabahçe ve Yıldız Sarayları ise haremin hem mimari hem de kuralları açısından belli olduğu yerler olarak süre gelmiştir.

Haremde, merkezde padişah odası bulunur. Bunun etrafında ise valide sultanlar, kadınlar, şehzadeler, ustalar, kalfalar ve cariyelerin daireleri yer alır.

17. yüzyıla kadar veraset sistemi değişinceye kadar harem nüfusu az olarak kayıtlara geçmiştir. Fakat şehzadelerin kafes usulüyle sarayda yaşamaya başlamalarıyla, bunların ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü hizmetkâr cariyelerin de artmasıyla saray nüfusunda bir artış söz konusudur. 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında Hanedanla yakın ilişkisi olan şair Leyla Saz, hatıratında, "Bazı Çerkez kadınlarının kızlarını padişah haremi olup ihtişam ve elmaslar içinde hayat süreceğine dair ninnilerle büyüttüklerini" ifade etmiştir.

Osmanlı devlet teşkilatında harem-i hümayun tabiri hem haremi hem de enderunu içine alır. Enderun, padişah, saray ve devlet hizmetinde bulunacak erkeklerin, harem ise ikametgâh görevinin yanında kadınların yetiştirilmesi için bir eğitim müessesesidir. Bu bakımdan hareme yüksek dereceli kadınlar akademisi de denilebilir. Burada en alt kademe olan cariyelikten ustalığa kadar bir terfi sistemi bulunmaktadır.

Kölelik ve Cariyelik Meselesi

Köle tabiri ile cariye tabiri arasında hukuki bir muhteva itibariyle hiçbir mana farklılığı yoktur. İslamiyet'te erkek köleye rakîk, abd, memlûk; kadın köleye ise rakîke, memlûke ve cariye gibi isimler verilmiştir. Toplumuzda ise cariye denilmesiyle anlaşılan genel kanaat, Osmanlı padişahlarının cinsel münasebette bulundukları haremdeki tüm kadınlar anlaşılmaktadır. Ancak Osmanlı padişahlarının cariyelerinin hepsiyle böyle bir münasebet bulunması söz konusu değildir. Zira onlar aynı zamanda İslam halifeleridir ki Kur'an-ı Kerim'de "Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir" denilerek padişahların tüm cariyeleriyle cinsel münasebette bulunmadıklarına bir kaynak gösterilebilir.

  • Cariyeler

Osmanlı padişahları kuruluş devresinde bir politika gereği etrafındaki beyliklerden veya hanedanlardan kız almış ve akrabalık ilişkisi kurmuştur. Genişleme dönemine gelindiğinde ise artık Osmanlı padişahlarının ve şehzadelerinin –II. Osman (1618–1622) ve Sultan Abdülmecid (1839–1861) istisna olmak üzere- eşlerini cariyelerinden seçmeleri adet haline gelmiştir.

İlk zamanlar savaş yapılan uluslardan cariyeler saraya alınmıştır. Öyle ki genişleme döneminde çok fazla esir alınmasından dolayı güzel ve kusursuz olanları hareme alınmış, diğerleri satılmıştır. Duraklama devrine geldiğimizde ise saraya esir alımında bu kaynağın kuruduğu görülmektedir. Bunun yerine çok nadir olarak komutanlar tarafından esir alınan kızlar saraya sunulmuştur. Bunların dışında saraya cariye alımında devlet görevlilerinin yetiştirdikleri veya satın aldıkları cariyeleri saraya sunmaları ve Gümrük Emini tarafından cariye alınıp saraya sunulması söz konusuydu.

Genel olarak cariyeler üç kısma ayrılırdı. Bunlar:

  • Hizmet için alınan cariyeler: Saray hizmetlerini yerine getirmek için alınan genelde yaşları büyük ve yüzüne bakılacak güzellikte olanlardı. Bu kişiler 9 yıl hizmet gördükten sonra kalfa ve ustalar gibi isterlerse saraydan ayrılabilirler, yani azatnameleri verilirdi.
  • Satılmak için alınan cariyeler: Bunlar 5–7 yaşları arasındayken büyüdükçe güzelleşeceği tahmin edilen kız çocuklarıydı. Bunlar yaşları ilerledikçe güzelleşiyorlarsa bir müzik aleti çalması, güzel konuşması ve erkekleri baştan çıkarma yöntemleri öğretilir ve satışa çıkarılırlardı. Genç kadınlar sadece padişaha uygun cariyeler ve annesiyle diğer ileri gelen harem kadınlarına nedimler sağlamak amacıyla değil, aynı zamanda askeri/idari hiyerarşinin tepesine yakın erkekler için uygun eş sağlama amacıyla eğitilirlerdi.
  • Odalık adı verilen cariyeler: Bunlar cariyelerin en güzel ve en pahalı olanlarıydı.

Bu cariyeler saraya kontrol edilerek alınırdı. Uykusu ağır olan, ayağı kokan, horlayan kızlar saray haremine giremezdi.

Hareme alınan cariyelere ilk olarak fiziki özellikleri göz önüne alınarak yeni isimler verilirdi. Bu isimler padişah tarafından verilir ve bu isimlerin herkes tarafından bellenmesi ve akılda tutulması için iğne ile göğüslerine iliştirilirdi. Hareme alınan cariyeler kalfalar tarafından eğitilirlerdi. Müslüman oldukları için Kur'an okumak mecburiyetinde idiler.

Hareme hizmetçi statüsünde alınan cariyeler ve görevleri ise şunlardı:

  • Kalfalar, Vazifeleri ve Çırak Edilmeleri

Kalfa, saraylarda ve konaklarda hizmet veren cariyeler için kullanılan bir tabirdir. Bunlar acemiliklerini atlatmış ve gerekli tecrübeye ulaşmış kimselerdir. Güzelliklerine ve iş bilirliklerine göre hünkâr, valide sultan, ikbal, haseki ve şehzade dairelerine hizmetçi olarak verilirlerdi. Cariyelerin eğitimleriyle ilgilendikleri için hepsi okuryazar kimselerdi. Bununla birlikte padişah eğer bir kalfanın ahlakını ve kendini beğenirse bu kalfayı kendisine haseki olarak alabilirdi.

Kalfaların önemli görevlerinden birisi de oda ve aş nöbetleriydi. Büyük kalfa ağır işleri yapmazdı. Kalfalar yanındaki cariyelerle bir haftalık daire nöbeti tutarlardı. Perşembe günü daireyi komple temizlerlerdi ve buna Perşembe temizliği denilirdi. Cuma günü de nöbeti sırası gelen kalfaya devreder, kendi sırası gelinceye kadar dinlenirdi.

Yine bir hafta süre ile kalfalar aş nöbeti tutarlardı. Görevli oldukları dairelerde yemekleri getiren tablakârlardan yiyecekleri alırlar ve sofralara dağıtırlardı. Sofraları temizleme ve kapları yıkama işi ise acemi cariyelerindi.

Padişah değişimiyle birlikte kalfalar da yeni padişahın kulları olurlardı. Sadece haznedar usta ve kâtipler saraydan ayrılır ve eski saraya geçerlerdi. Kalfalar arasında padişahtan yüz görmeyenler de eski saraya gönderilirdi. Hizmet süresini tamamlayan kalfalar da eski saraya gönderilirdi ancak bunların bir kısmı isterlerse sarayda kalabilirlerdi.

Acemilikten yetişmiş kalfalar dışarıya çıkmak ve evlenmek isterlerse, onların istekleri göz önünde bulundurulurdu ve buna kalfaların çırak edilmesi denirdi. Bayramlarda veya kandillerde bir kâğıda "Kulun istediği murâd, ihsân efendimizindir" diye yazar, altını imzalayıp görünecek bir yere koyarlardı. Bir daha da efendisine görünmemek için odasına kapanırdı. Bunun üzerine efendisi çeyizini yaptırır, gerekli akçeyi verir ve uygun bir kısmet çıkınca da evlendirirdi.

  • Hünkâr Kalfaları (Ustalar – Gedikli Cariyeler)

Haremin kadın personelinin yükselebileceği en yüksek makam padişahın hizmetini görme makamıdır ki buna hünkâr kalfalığı veya ustalar, gedikli cariyeler adı verilirdi. Bunlar padişahın günlük işleriyle uğraşırlardı. Bu hünkâr kalfalarının da kendi aralarında işlerine göre rütbeleri vardı. Bunları şu şekilde açıklayabiliriz:

A) Hazinedarlar ve Hazinedar Usta: Padişahın hususi ve şahsi hizmetlerini gören kadınlara hazinedar denir. Hünkâr kalfaları tabiri özellikle bunlar için kullanılır. Bunların reislerine Hazinedar Usta veya Baş Hazinedar denilmekteydi. Haremdeki hizmetçi statüsündeki kadınların başları da bu kimselerdir. Sade ve zarif giyinirlerdi. Padişah haremde olduğu sürece bunlar da Hünkâr Dairesinde bulunurlardı. Baş Hazinedar padişahın yanında oturabilirler, odaya girip çıkabilirlerdi. Ancak diğer hazinedarlar ancak çağrılmayla padişahın huzuruna gelebilirlerdi. Üçüncü, dördüncü ve beşinci hazinedarlar kalfalarla padişah dairesinin önünde nöbet tutarlardı. Baş hazinedarda haremdeki bütün hazinelerin anahtarı bulunurdu. Resmi günlerde kendilerine has olan altın kordonla mühür-i hümayunu boyunlarına takarlardı, bütün cariyelere kumanda ettiklerini ve Kurban bayramlarında adına kurban olduklarını burada belirtirlerdi. Padişahların en yakınları olması sebebiyle yeni bir padişahın gelmesiyle kendisine en yakın olanları yeniden seçer, eski hazinedarlar çırak edilirler veya eski saraya gönderilirdi. Önemle belirtelim ki bazen bu hazinedarlar ikballer arasından seçilirlerdi.

B) Kethüda Kadın: Sultanla hiçbir aile bağı olmadığı halde kethüda hatun da 17. yüzyılın ikinci on yılına gelindiğinde harc-ı hassa defterlerinde aile eliti arasında yer almıştır. Haremin teşrifatçısıdır. Yani haremdeki düğünlerde ve bayramlarda yapılan bütün merasimleri o tertipler ve yer gösterir. Gümüş bir asa taşıması onun görevini belirtir. Padişah dairesindeki eşyaları mühürlemek için yanında mühür-i hümayun bulundurur.

C) Çaşnigir Usta: Sofra hizmetlerini gören ustalara verilen addır. Emri altında çalışan cariyeler ve kalfalar vardır. Sultana ve şehzadeye hazırlanan yemeklerin zehirli olup olmadıklarını kontrol etmek için yemeği ilk olarak bunlar tadardı.

D) Çamaşır Usta: Saray çamaşır ve yatak takımlarına bakan ustaya verilen addır. Emrinde çalışan kalfa ve cariyelere de çamaşır kalfaları adı verilirdi. İlk olarak çamaşırcı kadına Yavuz Sultan Selim döneminde rastlanmıştır.

E) İbriktar Usta: Önceleri şehir suyu olmadığı için leğen ve ibrik takımlarına bakan, padişahın elini yüzünü yıkamasına, ona havlu tutulmasına ve abdest almasına yardımcı olanlara ibriktar ve reislerine ibriktar usta denilirdi.

F) Kahveci Usta: Haremde kahve işleriyle meşgul olan kişilere verilen addır. Padişah kahvecilerinin alametleri ve göğsüne taktıkları nişanları vardı.

G) Kilerci Usta: Padişahın kilerine ve

Sizden Gelen Sorular / Yorumlar

İlk soruyu siz sormak istermisiniz?

Soru Sor / Yorum Yap

şifre

Çok Okunanlar

Osmanlı Hanedanı

Osmanlı Hanedanı

Editörün Seçtiği

İlginizi Çekebilir

Orhan Gazi Hayatı

Orhan Gazi Hayatı

Haber Bülteni

Popüler İçerik

Osmanlıda Hukuk Sistemi ve İşleyişi

Osmanlıda Hukuk Sistemi ve İşleyişi

Osmanlıda Eğitim Nasıl Yapılırdı?

Osmanlıda Eğitim Nasıl Yapılırdı?

3. Murat Dönemi ve Savaşları

3. Murat Dönemi ve Savaşları

Osmanlıda Harem Nasıldı ve Neler Yapılır?dı

Osmanlıda Harem Nasıldı ve Neler Yapılır?dı

Kanunî Sultan Süleyman Dönemi Fetihler

Kanunî Sultan Süleyman Dönemi Fetihler

Güncel

Son Osmanlı Mebusan Meclisi

Son Osmanlı Mebusan Meclisi

Güncel

2. Mahmut Dönemi ve Savaşları

2. Mahmut Dönemi ve Savaşları

Güncel

19 Yüzyılda Osmanlı Devleti

19 Yüzyılda Osmanlı Devleti

3. Mehmet Dönemi Fetihler

3. Mehmet Dönemi Fetihler

IV. Murad Dönemi Siyasi Olaylar

IV. Murad Dönemi Siyasi Olaylar

3. Ahmet Dönemi ve Savaşları

3. Ahmet Dönemi ve Savaşları

Ankara Savaşının Sonuçları

Ankara Savaşının Sonuçları

Osmanlı Akıncılarının Özellikleri?

Osmanlı Akıncılarının Özellikleri?

Osmanlı Edebiyatı

Osmanlı Edebiyatı

Sultan Murat Hayatı ve Ölümü

Sultan Murat Hayatı ve Ölümü

Osmanlı Padişahları Soy Ağacı

Osmanlı Padişahları Soy Ağacı

Osmanlı Devleti Haritası

Osmanlı Devleti Haritası

1. Abdülhamid

1. Abdülhamid

1. İbrahim Dönemi ve Savaşları

1. İbrahim Dönemi ve Savaşları

Osmanlı Alfabesi Yazılışı ve Okunuşu

Osmanlı Alfabesi Yazılışı ve Okunuşu

Adile Sultan Hayatı ve Ölümü

Adile Sultan Hayatı ve Ölümü

Osmanlı Sadrazamları Grevleri ve Yetkileri

Osmanlı Sadrazamları Grevleri ve Yetkileri

1.Murat Dönemi Fetihler

1.Murat Dönemi Fetihler

4. Murat Dönemi Yenilikleri

4. Murat Dönemi Yenilikleri

İlk Osmanlı Parası

İlk Osmanlı Parası

Celali İsyanları Tarihi ve İsyanın Sebepleri

Celali İsyanları Tarihi ve İsyanın Sebepleri

Osmanlı Rus Savaşı

Osmanlı Rus Savaşı

I.Mehmed Dönemi Fetihler

I.Mehmed Dönemi Fetihler

İlk Osmanlı Halifesi Kimdir?

İlk Osmanlı Halifesi Kimdir?

Yeniçerileri Kaldıran Padişah Kimdir?

Yeniçerileri Kaldıran Padişah Kimdir?

Osmanlı Başkentleri

Osmanlı Başkentleri

Hafsa Sultan Hayatı ve Ölümü

Hafsa Sultan Hayatı ve Ölümü

Fatih Sultan Mehmed

Fatih Sultan Mehmed

Sultan Ahmet Hayatı ve Ölümü

Sultan Ahmet Hayatı ve Ölümü

Osmanlı Toplum Yapısı Nasıldı?

Osmanlı Toplum Yapısı Nasıldı?