Osmanlı Devleti, 1299 yılında kurulan ve 1922 yılında yıkılan Türk-İslam devletidir. Doğu Avrupa'dan Kuzey Afrika'ya ve Güneybatı Asya'ya kadar topraklarını genişleterek 16. yüzyılda dünyanın en güçlü imparatorluğu haline gelmiştir. Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu ve Yükselişi Osmanlı Devleti'nin kurucusu ve atası olan Osman Bey, Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundandır. Kimi tarihçiler Osman Bey'in babası olan Ertuğrul Bey'i ilk kurucu olarak kabul eder. Ertuğrul Gazi, Selçuklu Sultanı Alaaddin tarafından Bizans sınırına devletin güvenliğini Bizans'a karşı koruması için uç beyi olarak atandı. Beyliğin merkezi Söğüt kasabasıydı. Ertuğrul Bey 1281 yılında vefat edince beyliğin başına en küçük olan oğlu Osman Bey geçti. Osman Bey üstün deha ve siyasi kabiliyeti ile 1299 yılında Osmanlı Devleti'nin kuruluşunu ilan etti. Bazı tarihçiler Osmanlı Devleti'nin kuruluşunu Koyunhisar Savaşı'na dayandırır. Osman Bey'i durdurmak için Bizans Devleti bir ordu hazırlayarak Osman Bey'in üzerine yürüdü. Yalova'da karşılaşan iki güç kıyasıya savaştıktan sonra, ilk defa Bizans'a karşı savaşan Osmanlı Devleti savaştan galibiyetle ayrılmış ve devlet niteliği kazanmıştır. 1453 yılında İstanbul'u fethederek Doğu Roma İmparatorluğu'nu yıkmış, Orta Çağ'ın sonunu getirmiş ve Yakın Çağ'ı başlatmıştır. İstanbul'un fethi ile Avrupa'ya açılan Osmanlı Devleti, 16. ve 17. yüzyıllarda Güneydoğu Avrupa'ya hakim olmuş, Orta Doğu ve Orta Afrika'yı egemenliği altına almayı başarmıştır. En parlak döneminde ülkenin batı sınırı Cebelitarık Boğazı ve Fas kıyılarına kadar uzanmış, doğuda Hazar Denizi'ne kadar uzanmış, kuzeyde Avusturya, Ukrayna ve Macaristan'ın bir bölümüne kadar ele geçirmiş, güneyde ise Yemen'e kadar uzanmıştır. Osmanlı Devleti özerklik tanınan Eflak, Boğdan ve Efdel prenslikleri dışında 29 eyaletten oluşmaktaydı. Osmanlı Devleti zaman zaman kısa süreli denizaşırı bölgelerde de söz sahibi olmayı başarmıştır. Atlantik Okyanusu bölgelerinden Lanzarote, Madeira, Lundy, Vestmannaeyjar'daki kısa süreli hakimiyetleri buna bir örnektir. Osmanlı Devleti'nin Gerileme Dönemi 1699 Karlofça Antlaşması ile 1792 Yaş Antlaşması arasındaki dönem Osmanlı Devleti için duraklama ve gerileme dönemi olmuştur. 1699 tarihinden itibaren Osmanlı Devleti savunmaya geçerken Avrupalı devletler saldırıya geçmişlerdir. Bu dönemde Osmanlı Devleti sürekli toprak kayıpları yaşamış ve bu dönem sonlarında Avrupa devletleri Osmanlı Devleti'ni hasta adama benzetmişlerdir. Karlofça Antlaşması ile kaybedilen toprakları geri almak ve eldeki toprakları korumak için doğuda İran, kuzeyde Rusya, batıda ise Avusturya ve Venedik'le savaşmıştır. Osmanlı Devleti'nin Dağılma Dönemi (1908 - 1922) Osmanlı Devleti, 19. yüzyılın başlarında özellikle Abdülhamid Han'ın üstün zekâ ve siyaset bilgisi sayesinde ve Avrupalıların kendi aralarındaki çıkar savaşları sayesinde denge politikası izlemiş ve varlığını bir süre daha devam ettirebilmiştir. Dağılmayı önlemek için birçok konuda reformlar yapılmasına rağmen Avrupa'da çıkan isyanlar ve Rusya ile uzun süren savaşlar neticesinde iyice yıpranmıştır. Nitekim Birinci Dünya Savaşı sonrası dağılmaktan kurtulamamıştır. Devlet Yapısı Osmanlı Devleti, mutlak monarşi ile yönetilirdi. Sultan hiyerarşik sistemde siyasi, hukuk, askeri ve her türlü konularda en tepedeydi. Sultan sadece Allah'a ve şeriat yasalarına karşı sorumluydu. Onun ilahi görevi yeryüzünün halifesi olmaktı. Onun verdiği kararlar ferman denilen kararnamelerde yayımlanırdı. İlkelerinde teokratik olmasına rağmen uygulamada yetkileri sınırlıydı. Önemli kararlarda hanedanın üyeleriyle yaptığı istişareler sonucu alınan kararları uygulardı. Aynı zamanda dini lider olarak görülürdü. 17. yüzyıldan sonra sultanlar çok güçsüzleştiler. Yeniçeri Ocağı mensupları da devlet idaresinde söz sahibi olmaya başladılar hatta birçok padişahı tahttan indirdiler. Bu dönemde özellikle padişah anneleri veya eşleri de devlet idaresinde söz sahibi olmaya başlayınca çok başlılık meydana geldi ve çıkar savaşları baş göstermeye başladı. Divan-ı Hümayun Osmanlı Devleti'nin yönetiminde padişaha yardımcı olan meclistir. Belli başlı üyeleri vardır. Bunlar:
İdari Bölünmeleri Osmanlı Devleti'nin ilk yıllarında devlet sancaklara bölünmüştü. Sancaklar, sancak beyleri tarafından yönetilirdi. Sancaklar kaza ve nahiyelere ayrılırdı. Devletin genişlemesiyle beraber sancakların birleşmesiyle beylerbeyliği oluşturuldu. Osmanlı'nın ilk kurulan beylerbeyliği, Rumeli Beylerbeyliği'dir. 16. yüzyıldan sonra "beylerbeyliği" kelimesi yerine "eyalet" kelimesi kullanılmaya başlandı. 19. yüzyılda eyalet sistemi değiştirilip bugünkü cumhuriyet sistemine model olan vilayet sistemi 1864 yılında getirildi. Hukuk Sistemi Osmanlı Devleti, varlığı boyunca birçok hukuk sistemini sentezleyerek harman bir hukuk sistemi oluşturmuştur. Dini bir hukuk sistemine uygun ve laik bir sistemi benimsemiştir. Birçok etnik mensubun yaşadığı Osmanlı Devleti Hukuk Sistemi, her etnik grubun ihtiyaçlarına da cevap verebilmekteydi. Beșerî ve örfi olmak üzere iki çeşit hukuk sistemi vardı. Beșerî hukuk, kanunlar çerçevesinde işleyen hukuk sistemiyken örfi hukuk ise İslam dininin esaslarını benimsemiş bir hukuk sistemiydi. Ordu Yapısı Osmanlı Devleti'nin Başkomutanlık Görevini Hakanlar yürütürdü. Atlı ve atsız askerlerden oluşan iki tür ordusu vardı. Atsız kısma "yaya", atlı süvarilere ise "müsellem" adı verilirdi. Bu iki grup Kapıkulu Ocakları'nın kuruluşuna kadar orduda fiili olarak görev almışlardır. Zamanla Osmanlı ordusu güçlenip geliştikçe ordu, üç sınıfa ayrıldı. Bunlar:
Donanma Osmanlı Devleti, 1323'te Karamürsel'i fethetmesiyle beraber denize ulaştı. Karamürsel Bey tarafından ilk donanma kuruldu. Donanma komutanına Kaptan-ı Derya adı verilirdi ve donanmanın güçlenmesi için birçok tersane kuruldu. Ekonomi Osmanlı'da para harcamadan asker yetiştiren bir sistem vardı. Bu sisteme "Tımarlı sipahiler" denir. Bu sistem sayesinde devletin kesesinden para çıkmadan asker yetiştirildiği gibi aynı zamanda toprakların verimli bir şekilde kullanılması sağlanıyordu. Reaya denilen halka karşılıksız verilen toprakları reaya işletir ve gelirin bir kısmıyla tımarlı sipahi yetiştirirdi. |