Osmanlı Devleti'nde Kültür ve Medeniyet Devlet Anlayışı Osmanlı Devleti'nde, I. Murat döneminde, "Devlet, hükümdar ve oğullarının ortak malıdır" anlayışı benimsenmiştir. Fatih Sultan Mehmet döneminde ise, devletin bütünlüğünün korunması amacıyla kardeş katline izin verilmiştir. Bu kanunname ile Osmanlı Devleti, merkeziyetçi ve mutlakiyetçi bir kimliğe bürünmüştür. XVI. yüzyılda, halifeliğin Osmanlılara geçmesiyle Osmanlı Devleti mutlakiyetçi ve teokratik bir devlet haline gelmiştir. I. Ahmet'ten sonra, XVII. yüzyıl başlarında veraset sisteminde bir değişiklik daha yapılarak "Yönetim hakkının hanedanın en yaşlı üyesinde olduğu" ilkesi kabul edilmiştir. Merkez Teşkilatı Bugünkü bakanlıklar sistemine benzeyen Divan-ı Hümayun, Osmanlı Devleti'nin önemli siyasal, ekonomik, sosyal ve hukuksal sorunlarının görüşülüp tartışıldığı bir kurul idi. Divan her din ve milletten vatandaşa açıktı. Fatih Sultan Mehmet'ten itibaren padişahlar, divan üyelerinin daha özgürce görüşlerini ifade edebilmeleri amacıyla divan toplantılarına katılmamaya başlamışlardır. Bu uygulamayla divanlara sadrazamlar başkanlık yapmaya başlamış, böylece sadrazamlık makamının önemi artmıştır. Divan-ı Hümayun, bir karar organı yerine danışma organı olarak görev yapmaya başlamıştır. Toprak Yönetimi Öşri ve Haraci topraklar özel mülkiyet topraklarıydı. Bu topraklar el değiştirebilir, vakfedilip miras bırakılabilirdi. Miri topraklar ise Osmanlı Devleti'ne aittir. Devlet bu toprakları işlenmesi koşuluyla halka dağıtmıştır. Miri toprakları işleyenler kiracı konumunda oldukları için bu toprakları satamazlardı. Toprağını üç yıl üst üste boş bırakanlar vergi vermek zorunda bırakılırlardı. Osmanlı ordusuna asker yetiştirmek ve devlet memurlarının maaşlarını ödeyebilmek için ayrılan devlet topraklarına dirlik denir. Dirlik toprakları miri arazilerin en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Bu toprakları işleyenler devlete ödemeleri gereken vergileri askerlere veya devlet memurlarına verirlerdi. Dirlikler gelirlerine göre; Has, Zeamet ve Tımar olmak üzere üçe ayrılmıştır. Tımar sistemi sayesinde Osmanlı Devleti vergi toplama yükünden kurtulmanın yanı sıra, sürekli savaşa hazır olan tımarlı sipahilerin yetiştirilmesi, üretimin artışı ve iç güvenliğin sağlanması gibi faydalar sağlamıştır. Bazı eyaletlerdeki vergi gelirlerinin şahıslara peşin olarak satılmasına ise iltizam sistemi denir. Bu vergileri satın alan kişilere mültezim adı verilmiştir. İltizam sistemi sayesinde devlet nakit ihtiyacını karşılayabilmiş, alınan paralarla yöneticilerin ve askerlerin maaşları ödenmiştir. Tarım ve Hayvancılık Osmanlı halkının büyük bölümü köy ve mezralarda yaşadığı için Osmanlı Devleti'nde tarım ve hayvancılığın ekonomideki yeri önemli olmuştur. Osmanlı Devleti, geniş topraklarından faydalanarak farklı iklim koşullarında üretim yapıp çeşitli ürünler yetiştirmiştir. Hayvancılık da tarım ekonomisinin önemli bir kısmını oluşturmuştur. Osmanlı Devleti'nde tarım başta olmak üzere ulaşım ve taşımacılıkta büyük ölçüde hayvanlardan yararlanılmıştır. Ticaret Fatih Sultan Mehmet döneminde, ülke sınırlarının genişlemesi ve önemli ticaret yollarının Osmanlı Devleti'nin denetimine geçmesiyle ticarette büyük gelişme sağlanmıştır. Özellikle XV ve XVI. yüzyıllarda Türk tüccarlar uluslararası ticarette görünmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti de vergileri düşük tutarak ticaret faaliyetlerini teşvik etmiştir. Avrupalı devletlere çeşitli imtiyazlar verilirken, ticaret şehirleri kurulmuştur. Bu sayede ülkede ticari canlılık artmıştır. Sanayi Osmanlı Devleti'nde esnaflar, kendi çalışma alanlarıyla ilgili, Lonca adı verilen teşkilatlara üye olurlardı. Böylece koruma ve denetim altına girerlerdi. Osmanlı Devleti'nde ekonomik hayatın temelini oluşturan loncalar dışında esnaflık ve zanaatkârlık yapmak mümkün değildi. Hukuk Osmanlı Devleti, fethettiği bölgelerde bulunan halkların devlete kolay uyum sağlaması amacıyla, o bölgelerdeki kanunları bir süre kaldırmamıştır. Osmanlı Devleti'nde hukuk, şeri ve örfi hukuk olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Padişahların koyduğu örfi hukukun şer'i hukuk kurallarına ters düşmemesine özen gösterilirdi. Eğitim ve Öğretim Osmanlı Devleti'nde ilk medrese Orhan Bey zamanında Selçuklular örnek alınarak kurulmuştur. Daha sonraki dönemlerde de birçok şehirde medreseler kurulmaya devam edilmiştir. Osmanlı medreseleri Tanzimat'a kadar ülkenin bilim, adalet ve yönetim alanlarına yetiştirdiği insanlarla devlete büyük faydalar sağlamıştır. Kültür ve Sanat Osmanlı Devleti, farklı kültür ve dinlere, çağına göre büyük bir toleransa sahipti. Bu sayede Asya'dan beri süregelen Türk ve İslam kültürüyle, fethedilen topraklardaki kültürlerin birbirleriyle olan etkileşimiyle Osmanlı kültür ve sanatı doğdu. |