Osmanlı'da Toprak Sistemi 1299-1922 yılları arasında hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu'nda toprak sistemi, tarım yapılabilen arazilerin yönetimi ve paylaşımını düzenleyen önemli bir yapıyı ifade eder. Osmanlı Devleti'nde toprakların büyük bir kısmının mülkiyeti devlete aitti. Bu anlayışa göre "Saban giren yer" yani tarım yapılabilen arazi özel mülk olamazdı. Bu ilke, ülke topraklarının hanedanın ortak malı olarak kabul edilmesinden kaynaklanmaktaydı. Özel mülk topraklar ise son derece sınırlıydı. Toprakların büyük bölümünün devletin mülkiyeti altında olması, toplumda ayrıcalıklı sınıfların oluşumunu engellemiştir. Osmanlı Devleti'nde toprak sistemi iki ana bölüme ayrılır:
Miri Arazi Miri arazi, devlete ait olan arazilerdir ve fetih yoluyla elde edilmiştir. Bu toprakları kullanan kişiler kiracı konumundaydı ve bu arazinin mülkiyeti satılamaz, devredilemez, kiralanamazdı. Sadece kullanım hakkı miras bırakılabilirdi. Miri Arazinin Bölümleri
Dirlik Arazi Dirlik arazi, miri arazinin en önemli bölümüdür ve dirlik sistemi için ayrılmıştır. Dirlik arazisini ekip biçenler, devlete ödemeleri gereken vergiyi hükümetin göstereceği memurlara ve sipahilere öderlerdi. Böylece devlet hazinesinden memur ve sipahi maaşları için para çıkmamış olurdu. Dirlik arazisi gelirine göre üçe ayrılmıştır:
Dirlik Sisteminin Faydaları
Mukataa Arazi Gelirin tamamı doğrudan devlet hazinesine ait olan topraklardır. Bu toprakların geliri iltizam yolu ile toplanırdı. Paşmaklık Arazi Bu arazinin geliri padişahın kızlarına ve eşine bırakılırdı. Malikane Arazi Bazı devlet görevlilerine üstün hizmetlerinden dolayı verilen topraklardır. Yurtluk Arazi Sınır arazilerinde bulunan askerlere, kasaba veya şehir memurlarına verilen arazidir. Ocaklık Arazi Kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan topraklardır. Vakıf Arazi Bu arazinin geliri cami, medrese, bedesten, hastane gibi hayır kurumları için ayrılır. Devlet vakıf arazilerinde vergi almazdı. Metruk Arazi Devlete ait olup kamunun belli bir köyün ya da kasaba halkının yararlanması için terk olunmuş arazidir. Genel olarak halkın yararlanması için terk edilmiş bulunan yollar, meydanlar, namazgahlar, mesire, pazar, panayır yerleri ile köy ve kasaba halkının istifadesini tahsis edilen baltalıklar, harmanlar, meralar, yaylak ve kışlak yerleridir. Mevat Arazi Hiç kimsenin mülkiyeti altında bulunmayan topraklardır. Vasfından dolayı ziyarete elverişsiz bir topraktır. İnsanların kullanmadıkları ve terk ettikleri arazilerdir. Mülk Arazi Mülkiyeti şahıslara ait olan topraklardır. Mülk Arazinin Bölümleri
Öşriye Arazi Mülkiyeti Müslüman olan halka ait olan topraklardır. Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak "çift resmi", ürün vergisi olarak da "öşür" öderlerdi. Haraciye Arazi Mülkiyeti gayrimüslim olan halka ait olan topraklardır. Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak "ispenç (muvazzaf haracı)", ürün vergisi olarak ise "haraç (mukassem haracı)" öderlerdi. |
CAN KUBAT
18 Mayıs 2024 CumartesiTarih dersimizde Osmanlı toprak sistemini işliyorduk. Osmanlı döneminde toprak arazilerinin paylaşımı ve işlenişi oldukça farklı ve karışık. Ben konu olarak dirlik arazileri ve vakıf arazilerinin işleme ve kullanışını tam olarak anlamadım. Buradan alınan vergiler nasıl ödeniyor? Tam anlamıyla bu arazilerin yönetiminde kimler bulunuyor? Ayrıntılı olarak bilgi verirseniz sevinirim.
Cevap yazAdmin
18 Mayıs 2024 CumartesiCAN KUBAT,
Dirlik ve vakıf arazileri Osmanlı toprak sisteminde önemli bir yere sahiptir. Dirlik arazileri, devlet görevlilerine hizmetleri karşılığında verilen topraklardır. Bu arazilerden elde edilen gelir, görevlinin maaşı yerine geçerdi ve bu gelirler tımar, zeamet ve has olarak üçe ayrılır. Dirlik sisteminde tımar sahipleri, kendilerine verilen toprakları işleyen köylülerden vergi toplar ve bu vergilerle asker yetiştirirlerdi.
Vakıf arazileri ise sosyal ve dini hizmetler için ayrılan topraklardır. Bu araziler gelirleriyle cami, medrese, hastane gibi kurumların giderlerini karşılardı. Vakıflar, devletin kontrolünde olmakla birlikte genellikle vakıf kurucusunun belirlediği şartlara göre yönetilirdi.
Her iki arazi türünde de vergiler, arazileri işleyen köylülerden alınır ve belirli bir sistemle yönetilirdi. Dirlik sisteminde tımar sahipleri vergileri toplarken, vakıf arazilerinde vakıf yöneticileri bu işi yapardı.
Umarım bu bilgiler yardımcı olur.
Saygılar,
öznur
09 Nisan 2024 Salıteşekkürler ödevimden 100 aldım
Cevap yazAdmin
09 Nisan 2024 SalıRica ederim Öznur Hanım, başarınızı tebrik ederim! Daha nice başarılar dilerim.
Soru Sor / Yorum Yap